Gezici Sinema Festivali’nin kalıcı kitapları
Vedat Çetin
Gelenek haline gelen kitap yayımlama çalışması, okurlara sinemaya emek veren sanatçıların kitaplarını kazandırıyor
Ankara Sinema Derneği (ASD) bu yıl 12’ncisini düzenlediği Avrupa Filmleri Gezici Festivali kapsamında, sinema sanatçılarının biyografilerini içeren kitaplar da yayımlıyor. Gezici festivallerde kitap yayınlama çalışması, önceki yıl Hülya Koçyiğit kitabıyla başlatılıyor.
Bu çalışma, geçen yıl Münir Özkul ve Lütfi Akad kitabıyla sürdürülürken bu yıl ise, Kader: Zeki Demirkubuz, Kahkaha ve Hüzün: Sadri Alışık, Adı: Atıf Yılmaz kitapları sinemaseverlerin beğenisine sunuluyor. Gelenek haline gelen kitap yayımlama çalışması, gezici sinema festivali yaşadıkça, sinemaya emek veren sanatçıların kitapları da yayımlanacaktır diye düşünüyorum.
Yayımlanan kitaplar arasında Zeki Demirkubuz ile Hülya Koçyiğit dışında kalan sanatçılar hayatta değiller. Bu çalışmada, şu an hayatta olmayan sanatçıların anılarını yaşatmak, yeni kuşaklara eserlerini ve sanatçı kişiliğini tanıtmakla önemli bir görevi yerine getiriyor ASD. Zira bu kitaplar gelecek kuşaklara bilgi aktarımında bulunmak gibi bir misyon da üstleniyor ve bunu sürdüreceğe de benziyor.
Kitaplarda; sanatçının kimliği, kişiliği, sinema sanatıyla ilgili görüşleri, duruşu, hakkında yazılan yazılar ve kendisiyle yapılan söyleşilerle, sinematografiler yer alıyor. Bir de kitabın sonuna eklenen ilgi çekici fotoğraflarla süsleniyor.
Elimdeki kitaplar arasında, geçen yıl yayımlanan “Aktör Dediğin Nedir ki?: Münir Özkul”, “Adı: Atıf Yılmaz” ve “Kahkaha ve Hüzün: Sadri Alışık” adlı kitaplarını yayına hazırlayan Kurtuluş Özyazıcı, çok çalışkan ve üretken biri. Hazırladığı kitaplar da çok güzel.
Öte yandan, “Kader: Zeki Demirkubuz” kitabını yayına hazırlayan S.Ruken Öztürk ise, hem Zeki Demirkubuz sinemasıyla ilgili yorumunda ve sanatçıyla yaptığı söyleşisinde, hem de derlediği yazılarla yönetmen hakkında dopdolu ve dosdoğru bilgiler edinmemize yardımcı oluyor.
Kitaplar, Dost Kitabevi Yayınları ile Ankara Sinema Derneği işbirliğiyle yayımlanıyor. Kitapların içeriği kadar kapak fotoğrafları da iç açıcı görünüyor. Kitapların hazırlanmasından yayımlanmasına kadarki süreçte emeği geçenlere “ellerinize sağlık” demek için sabırsızlanıyorum.
Kader: Zeki Demirkubuz
Kitabın başlangıcında Demirkubuz’un ‘Masumiyet’ filminin kapanış jeneriğinde yer alan Samuel Beckett’ın o ünlü dizesi bulunuyor: “Hep denedin/ Hep yenildin/ Olsun/ Gene dene/ Gene yenil/ Daha iyi yenil.”
Ve altta J.P. Sartre’nin “Başkaları cehennemdir” sözü Beckett’ın sözlerine eşlik ediyor.
Zeki Demirkubuz, sanat sinemasında özel bir yere sahip. Konuşmayı, tartışmayı, düşünmeyi ve sorgulamayı seven biri. Kendini yetiştirmiş ve insan hakkında düşündüklerini kamerayla kaydedip beyazperdeye aktarmayı başarıyla sürdürüyor. Kamerasıyla insana dair hikayeler anlatıyor. Zeki Demirkubuz’un ‘Kader’ adlı kitabı; hayattaki dertlerini, meselelerini aktarmak için sinemayı seçmiş bir yönetmeni, farklı boyutlarıyla tanımak isteyenlere bir imkan sunuyor.
Kitapta çok ilginç yazılar yer alıyor. Birinci bölümde “Zeki Demirkubuz Üzerine Yazılar” başlığı altında toplanan yazılar şunlar: Fredric Jameson’un “Yeni Türk Sineması Üzerine Kısa Notlar”, Chris Berry’nin, “Zeki Demirkubuz: Karanlığın Işığında”, Olaf Möller’in, “Türk Yönetmeni Sert ve Edebi Ufkuna Yol Gösteren Işık.”
İkinci bölümde, “Zeki Demirkubuz Filmleri” başlığı altındaki yazılardan ilki Demirkubuz’un “C Blok Üzerine Yönetmenin Sözü”, “Sinemanın Masumiyeti” ile “Çıplak Gözle Masum Katiller” yazısı Yıldırım Türker’e ait. ‘Yazgı’ filmine ait iki yazı yer alıyor: “Yazgı’ya Biçimsel bakış-Fırat Yücel” ile “Zeki Demirkubuz’un Yazgı’sı-Aslı Daldal”, “İtiraf: Zeki Demirkubuz’un Sineması-S.Ruken Öztürk”, “Bekleme Odası: Akılda Kalmamayı Reddeden Biri-Fatih Özgüven” ve “Kader: Duygusal Mecburiyet-Fatih Özgüven” yazıları...
Kitabın üçüncü bölümünde, “Zeki Demirkubuz Söyleşileri” başlığı altında yönetmenle yapılan ayrı ayrı on üç söyleşi, kitabın sonunda da yönetmenin filmografisi ve çeşitli fotoğraflardan oluşan “Ek” bölümü yer alıyor. Kitabı okuyup bitirdikten sonra karanlık bir sokakta gezinen Raskolnikov’u ve onu çalışma odasının penceresinden seyreden Dostoyevski’yi hayal ediyorum. Bir de Dostoyevskiyen Demirkubuz’u…
Adı: Atıf Yılmaz
‘Adı’, nitelikli popüler Türk sinemasının en önde geleni deyince akla ilk gelendir. Sinemaseverler arasında Atıf Yılmaz’ı bilmeyen yoktur. Elli yılı aşkın sürede ürettiği eserlere baktığımızda “biraz ironik biraz erotik” ya da “her devrin adamı” diye yakıştırmalarda bulunulan ünlü yönetmeni, Atıf Yılmaz’ı görürüz. Yakın çevresinde “Atıf Usta” olarak bilinen Yılmaz, 9 Aralık 1926 yılında dünyaya gelir. Ortaokul sonlarına kadar Mersin’de yaşar. Babasının memuriyeti dolayısıyla çeşitli şehirleri dolaşır. Liseye İstanbul’da başlar, Mersin’de bitirir. Üniversite eğitimini İstanbul’da sürdürdüğü sırada ressam Nuri İyem’le tanışır. Resim çalışmalarına katılır. Açtıkları bir sergi esnasında sinema çevresiyle arkadaşlıklar kurar. Semih Evin’e asistanlık yapar. “Mezarımı Taştan Oyun” filminde asistanlık ve senaryoculuk görevini üstlenir. Hüseyin Peyda’nın yarım bıraktığı bu filmi tamamlamak için yönetmenlik görevini devralmasını saymazsak, yönetmenliğe 1951’de “Kanlı Feryad” filmiyle başlar. Bugüne kadar üçü TV dizisi 120’ye yakın filmi yönetir.
Agah Özgüç’e göre Atıf Yılmaz, Türk sinemasında bir markadır ve en iyi üç filmi de, “Selvi Boylum Al yazmalım”, “Bir Yudum Sevgi” ile “Adı Vasfiye”dir.
Kitap; “Anılar” ve “Çözümlemeler” diye iki başlık altında inceleniyor. Agah Özgüç, Ahmet Soner, Erdoğan Tokatlı, Erman Şener, Kenan Ormanlar, Leyla Özalp, Metin Deniz, Ömer Kavur, Orhan Oğuz, Yalçın Tura, Yusuf Kurçenli, Halit Refiğ, Tunç Başaran gibi sinemacılardan, eleştirmen Atilla Dorsay’a, eşi Deniz Türkali’den, kızı Kezban Arca Batıbeki’ye kadar yakın çevresinden birçok kişinin yazıları yer alıyor.
Kahkaha ve Hüzün: Sadri Alışık
Türk sinemasının yarattığı karakterler ve çizdiği kompozisyonlarla simgeleşmiş aktörü Sadri Alışık için hazırlanan bu kitap, ünlü sinemacıya bir saygı duruşu niteliğinde. Sinemanın bu büyük emekçisini sadece bir aktör olarak değil, sanatın hemen hemen her alanına düşkün çok yönlü bir yaratıcı olarak değerlendiren çalışma, ünlü aktörün “insan” yanını da tüm sıcaklığıyla işliyor. Tür sinemasının kilometre taşlarından biri olan Sadri Alışık, sinema denen büyünün en özel ve ayrıksı isimlerinden biri olarak milyonlarca izleyicinin aklında ve kalbinde yer etti.
Kitap “Anılar” ve “Çözümlemeler” diye iki başlık altında değerlendiriliyor. Bu kitapta da Agah Özgüç’ün yazısı var. Sanatçı eşi Çolpan İlhan ve oğlu Kerem Alışık’ın yanında Nebil Özgentürk, Filiz Akın, Sevda Ferdağ, Necip Sarıcı, Murat Meriç, Ayla Algan, Yavuz Özkan ve Safa Önal gibi sanatçı dostları anılarını bizlerle paylaşıyorlar. Ayrıca dokuz da çözümleme yazısı yer alıyor.
Kitaptaki yazılar arasında onu en iyi tarif eden Nebil Özgentürk’ün yazısıydı: “Bedeni toprak olsa da, Turist Ömer’den Kaptan Rıdvan’a, Muallim Bey’den Banazlı İsmail’e kadar yüreğimize işlenen pek çok sinema karakteriyle gönüllerde yaşayan bir aktörü anlatalım… Bir inşaat işçisinden iki buçuk liraya alınmış şapkasının altında toplamıştı bütün bir dünyayı… Biraz Şarlo’ydu, biraz Meddah, biraz İsmail Dümbüllü, biraz Anthony Quinn, biraz Muammer Karaca, biraz da Naşit… Yani, bizi güldüren ne kadar insan varsa onun şapkasından çıkardı…” Sadri Alışık şakayla karışık… ‘Ulan biz öldükten sonra anlaşılacağız bu memlekette, öldükten sonra!...’ Usta sanatçı 18 mart 1995 yılında aramızdan ayrıldı.
Anlaşıldı mı bu memlekette gerçekten, anlaşıldı mı?
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder