Bir Değerlendirme
Genç, karamsar, kararlı… Seyirciyle ilişkisi açısından bilinen en önemli özelliği, küçük bir kitle için film yapmayı seçmesi. “Milyonların sevgilisi” olmak gibi bir arzusu olmadığını, hemen her röportajında dile getiriyor. Sinemayı önce kendisi için yapıyor olması var, Zeki Demirkubuz’un bu tavrının altında. Önce kendiyle hesaplaşması, başka bir deyişle. “Bütün hayatım boyunca taşıdığım suçluluk duygusunu olduğu kadar, imtiyazlılara ve gerçekte yalnızca imtiyaz isteyenlere karşı duyduğum nefreti anlatmayı hep istiyordum.” diyor Antalya Film Festivali broşürü için kaleme aldığı bir yazısında.
Sinema eleştirmeni Atilla Dorsay, Türkiye’de yayınlanan Sinema dergisinin Şubat sayısında yayınlanan Demirkubuz’un dünyasına bir giriş denemesi adlı incelemesine, “Kristal kadar soğuk, ama yine kristal kadar güzel bir dünya” diyerek başlıyor ve bizim özetlediğimiz biçimiyle şöyle devam ediyor:
“Suç ve suçluluk üzerine yoğunlaşan “Yazgı” ve “İtiraf” filmleri, Demirkubuz’un esin kaynaklarını açıkça belirler. Elbette Albert Camus, Jean Paul Satre, ve varoluşçuluk akımı. Ama aynı ölçüde, hatta belki daha çok “Suç ve Ceza”nın Dostoyevski’si… Ama bu hikayeleri alabildiğine yalın, tüm sinemasal süslerden sıyrılmış biçimde anlatma özellikleriyle de, Fransız sinema ekolü, özellikle de Bresson yalınlığı…
“Zeki Demirkubuz’un filmlerinin teknik özelliklerine bakıldığında, doğanın özel bir önemi hatta “rol”ü olduğu görülüyor. Kahramanların dönüm noktaları, doğada çekilen sahnelerde geçiyor. Seslerin kullanımında da özel bir duyarlılığı var. Modern dünyanın ruhlarımızı yıpratan durumlarını anlatmak için müzikten değil, bir takım seslerden yararlanıyor. Örneğin sürekli çalan ve çoğunlukla açılmayan telefonlar var filmlerinde, iletişimsizliği anlatmak üzere. Bir de televizyon var, simge olarak çok vurgu alan. Kahramanlarını gerçek hayattan kopuş anlarını anlatan bir yabancılaştırma ögesi. Atilla Dorsay “Demirkubuz’un televizyonu kullanma biçimi üzerine, bir tez yazılsa yeridir!” diyor bu konuda.
Hayatın insana neler yaptırabildiğiyle, insanın kaderine karşı nasıl tavır alabileceğiyle, ona yön vermeyi ne kadar başarabileceğiyle ilgili sorular soruyor Zeki Demirkubuz. Yönetmenin filmografisi: 1993’te “C Blok”, 1997’de”Masumiyet”, 1998’de “Üçüncü Sayfa”. 2001’de ise iki film birden çekti: İlki ”Yazgı”, ikincisi “İtiraf”
1 yorum:
Merhabalar,blogunuzu çok beğendim.Zeki Demirkubuz hayranısınız,çok fazla.yazıların tamamını siz mi yazıyorsunuz,yoksa bir kaç kişi mi idare ediyor.Tamamını siz yaptıysanız emeğinize teşekkürler.:))
Yorum Gönder